Vücudumuzda bulunan organların ve sistemlerin görevlerini ve fonksiyonlarını doğru bir şekilde yerine getirebilmesi, aralarındaki kimyasal ve elektriksel iletişim ile gerçekleşmektedir. Bu iletişim ayrıca vücudun çevresinde meydana gelen değişikliklere uyum sağlaması açısından da son derece önemlidir. Bu iletişimde elektriksel iletişimi sağlayan sinir sistemi iken kimyasal iletişimi sağlayan ise hormonlardır. Hormonlar sayesinde gerçekleşen kimyasal iletişim sayesinde vücudumuzda bulunan organlar ve sistemler hem kendilerine ait görevleri hem de diğer organlar ve sistemlerle birlikte olan görevlerini uyum içerisinde yerine getirebilmektedir. Yapılan araştırmalar sonucuna göre insan vücudunda 50’den fazla hormon bulunmaktadır ve bu hormonlardan her biri vücudumuzda ayrı bir göreve sahiptir. İnsan vücudunda bulunan ve son derece önemli hormonlardan biri de progesteron hormonudur. Steroid yapıda olan ve bir cinsiyet hormonu olan progesteron hormonu aslına kadınlarda bulunan bir çeşit cinsiyet hormonudur. Ancak her ne kadar kadınlık hormonu olarak bilinse de yapılan araştırmalarda erkeklerde de çok az miktarda da olsa sentezlendiği bilimsel olarak ispatlanmıştır. Yazımızda progesteron düşüklüğü belirtileri hakkında detaylı bilgiler vermeye çalışacağız.
Progesteron Nedir ve Rolü Nedir?
Progesteron hormonu, adet döngüsü ve gebeliğin devamı ile direkt olarak bağlantısı bulunan kadın üreme sisteminin en önemli hormonlarından biridir. Kadınlarda adet döngüsünün yaklaşık olarak 14. gününde yumurtlama gerçekleşir. Bunun bir sonucu olarak ise sarı cisim adı da verilen korpus luteum adında geçici fonksiyonel bir yapı oluşur. Yumurtlamayla birlikte ortaya çıkan bu yapı gebeliğin oluşumuna kadar progesteron hormonu salgılamak ile görevlidir. Hatta bu yüzden progesteron hormonu aynı zamanda Korpus luteum hormonu olarak da adlandırılmaktadır. Yumurtlama sonrasında yumurta eğer sperm hücresi ile döllenirse ve oluşan embriyo rahim duvarına yerleşir ise progesteron hormonu üretim görevi artık anne ile bebek arasındaki bağlantıyı sağlayan plasentaya aittir.
Kadın üreme sağlığı açısından son derece önemli bir hormon olan progesteron hormonunun üreme sisteminde en önemli rolü rahmi döllenmiş yumurta için hazırlamaktır. Gebeliğin oluşması için yumurtanın ve sperm hücresinin döllenmesi ne kadar önemli ise gebeliğin devam etmesi için döllenmiş yumurtanın rahim içerisine yerleşmesi ve tutunması da bir o kadar önemlidir. Eğer döllenmiş yumurta rahim içerisine uygun bir şekilde yerleşemez ise gelişemez ve buna bağlı olarak gebelik devam edemez. Progesteron hormonu ise öncelikle rahim içinde bulunan dokunun yumuşamasını sağlar. Böylece döllenmiş yumurta rahim içerisine daha kolay yerleşecektir. Ayrıca progesteron hormonu rahmin kan akışını hızlandırarak burada yer alan dokuların şişerek kalınlaşmasını sağlar. Böylece döllenmiş yumurta rahim içerisine tutunduktan sonra burada güvenli bir şekilde gelişmeye başlayacaktır.
Progesteron hormonunun kadın üreme sistemindeki bir diğer önemli rolü ise rahim içerisinde bulunan kasların oksitosin hormonuna karşı hassasiyetini azaltmaktır. Oksitosin hormonunun görevi rahimde bulunan bu kasların kasılmasını sağlayarak doğumu başlatmaktır. Progesteron hormonu ise bu kasların oksitosin hormonuna karşı hassasiyetini azaltarak neden olabileceği ani kasılmaları önler. Böylece doğuma kadar gerçekleşebilecek düşük riski de en aza indirgenmiş olur.
Progesteron Düşüklüğünün Nedenleri ve Risk Faktörleri
Kadınlarda özellikle tekrarlayan düşük durumunda ya da bazı riskli gebeliklerde progesteron hormonu testi ile kandaki progesteron değerlerinin kontrol edilmesi gerekebilir. Progesteron testi için kişiden adet döngüsünün veya gebeliğin belirli dönemlerinde kan alınır ve değerler kontrol edilir. Test sonucunda adet döngüsünün günü veya gebeliğin haftasına göre değerlerin normal olarak kabul edilen değer aralığında olması beklenir. Eğer değerler normalin üstünde ise bu durum progesteron yüksekliği,değerin altında ise progesteron düşüklüğü olarak tanımlanır.
Progesteron hormonu testinde normal olarak kabul edilen değerler şu şekildedir:
- Menopoz sonrası ve adet döngüsünün başlangıcında: 1 ng/mL veya altında
- Adet döngüsünün ortasında: 5 ila 20 ng/mL
- Hamileliğinin ilk trimesterinde: 11.2 – 90 ng/mL
- Hamileliğinin ikinci trimesterinde: 25.6 – 89.4 ng/mL
- Hamileliğinin üçüncü trimesterinde: 48.4 – 42.5 ng/mL
Olması gereken yani normal olarak kabul edilen değerin altındaki progesteron seviyesi yani progesteron düşüklüğü adet döngüsünü, doğurganlığı ve gebeliğin devamını olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Progesteron düşüklüğü birçok faktöre bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Ancak genel olarak bakıldığında yumurtalamanın olmaması, tiroid problemleri, polikistik over sendromu, yetersiz beslenme, aşırı stres ve bazı ilaçların kullanımı en sık karşılaşılan nedenler arasında yer almaktadır. Bu nedenlerden bazıları aynı zamanda progesteron hormonu seviyesini olumsuz yönde etkileyen faktörler olduğu için risk faktörleri olarak da kabul edilmektedir.
Çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan progesteron düşüklüğünün gebeliğe sahip kadınlardaki en önemli belirtisi gebeliğin düşük ve kanama ile sonlanmasıdır. Gebeliğin olmadığı durumlarda ise adet döngüsü düzensizliği, anksiyete ya da depresyon gibi ruh hali değişiklikleri, migren, adet kanamasının bazen az bazen ise çok olması progesteron düşüklüğü belirtileri olarak kabul edilir.
Progesteron Düşüklüğü ve Kadın Sağlığı
Progesteron hormonu, gebeliğin devam etmesi için en önemli hormonlardan biri olduğu için progesteron düşüklüğü gebeliğin devamını direkt olarak etkilemektedir. Progesteron düşüklüğünde gebelik sağlıklı bir şekilde oluşsa bile döllenmiş yumurta rahim içerisine yerleşemeyeceği için gebelik büyük olasılıkla düşük ile sonlanır. Çünkü progesteron hormonu yeteri kadar salgılanmadığında rahim duvarı döllenmiş yumurtanın yerleşebilmesi için yeteri kadar kalınlaşamaz. Bu durumda döllenmiş yumurta rahim içerisine tutunamayacağı için oluşan gebelik düşük ve düşüğe bağlı olarak kanama ile sonlanır. Progesteron düşüklüğüne bağlı olarak meydana gelen düşükler ise bebek sahibi olmak isteyen kadınlarda oldukça yıpratıcı olabilir.
Bebek sahibi olmak isteyen kadınlarda hamilelik planlaması öncesinde progesteron seviyesinin ölçülmesi son derece önemlidir. Eğer progesteron düşüklüğü söz konusu ise gebelik oluşsa bile döllenmiş yumurta rahim içerisinde tutunamayacağı için anne adayının progesteron takviyesi alması gerekebilir. Günümüzde bazı medikal tedavi yöntemleri sayesinde progesteron takviyesi sağlanarak bebek sahibi olmak isteyen annenin gebeliğini daha güvenli bir şekilde başlatmak ve güvenli bir şekilde devam etmesini sağlamak mümkündür. Progesteron hormonu oral, vajinal ya da kas içerisine enjeksiyon olarak alınabilmektedir. Takviye sonrasında kandaki progesteron seviyesi gözlemlenerek normal değerlere yükselmesi ve takibi sağlanır.
Kalem Bebek ekibi olarak bu yazımızda, “progesteron düşüklüğü belirtileri ” konusu hakkında en çok merak edilen ve araştırılan sorular ile ilgili detaylı bilgiler vermeye çalıştık. Tüp bebek tedavi süreci ve progesteron düşüklüğü belirtileri hakkında daha detaylı bilgi alabilmek için buraya tıklayarak internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz.