Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan araştırmalara göre dünya genelinde görülen infertilite vakalarında artış gözlenmektedir. Halk arasında kısırlık olarak da bilinen infertilite, yapılan son değerlendirmelere göre her 6 kişiden biriyi etkilemekte ve çocuk sahibi olmasına engel olmaktadır. Son zamanlarda her geçen gün artan çevre ve hava kirliliği, genetiği değiştirilmiş gıdaların tüketimi ya da bağışıklık sistemine etki eden faktörler infertilitenin artmasında önemli rol oynamaktadır. Özellikle de birçok toplumda görülen ilerleyen yaşlarda evlenme durumu infertilite oranının artmasında oldukça büyük bir faktördür. Son zamanlarda infertilite ile karşı karşıya kalan çiftlerin sayısı artarken infertilite nedir, açıklanamayan infertilite nedir ya da tanı ve tedavi yöntemleri ise en çok araştırılan ve merak edilen konular arasında yer almaktadır.
Çiftler doğal yollar ile bebek sahibi olmaya karar verdiklerinde doğal yollar ile bebek sahibi olmalarını engelleyen en önemli durum infertilite durumunun varlığıdır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan tanımlamaya göre çiftler korunmasız ve aktif olarak bir yıl boyunca cinsel ilişkiye girmesine rağmen doğal yollar ile gebelik oluşumu söz konusu değil ise bu durum infertilite olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca bu tanım kadınların yumurtalık rezervleri göz önüne alınarak 35 yaş altındaki kadınlar için geçerli bir tanım olarak kabul edilir. 35 ve üzerindeki kadınlar için bu süre 6 ay iken 40 yaş ve üstü kadınlarda ise 3 aydır.
İnfertilite aynı zamanda genel olarak bakıldığında farklı başlıklar altında incelenen bir durumdur. Bunun nedeni ise erkeklerin ve kadınların farklı üreme sistemlerine sahip olmasıdır. İsminden de anlaşılacağı üzere kadın üreme sistemine bağlı olarak ortaya çıkan infertilite, kadın infertilitesi olarak tanımlanır. Aynı şekilde erkek üreme sisteminden kaynaklanan infertilite ise erkek infertilitesi olarak tanımlanmaktadır. Bunların yanı sıra ayrıca bir de açıklanamayan infertilite durumu söz konusudur.
Yazımızda ise infertilite tanısı alan çiftlerin neredeyse %10 ila %15’inde görülen, açıklanamayan infertilite durumu hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlayacak konular hakkında detaylı bilgiler vermeye çalışacağız.
Açıklanamayan İnfertilite Nedir ve Nasıl Tanımlanır?
Açıklanamayan infertilite ile ilgili en çok merak edilen ve araştırılan soruların başında açıklanamayan infertilite nedir ve nasıl tanımlanır sorusu gelmektedir. Doğal yollarla oluşan gebeliklerde kadın ve erkek üreme sisteminde bulunan bazı organlar ve sistemler birlikte çalışarak gebeliğin oluşmasını sağlar. Gebeliğin oluşumu ile ilgili uzun yıllardır yapılan araştırmalar ise hem gebeliğin oluşumu hem de kadın ve erkek üreme sistemi ile ilgili önemli bilgilerin elde edilmesini sağlamıştır. Yapılan bu araştırmalar sonucunda elde edilen verilerden biri de çiftlerin doğal yollar ile bebek sahibi olmasını engelleyen faktörlerdir. Kadının yaşının 35 ve altı olduğu durumlarda çiftler bir yıl boyunca korunmasız olarak aktif cinsel ilişkiye girdikleri halde doğal yollar ile gebeliğin oluşumu söz konusu değil ise bu durum infertilite yani daha çok bilinen ismi ile kısırlık olarak tanımlanmaktadır.
İnfertilite, erkek ve kadın üreme sistemine bağlı olarak birçok nedenden dolayı ortaya çıkabilen bir durumdur. Öyle ki kadın infertilitesi ve erkek infertilitesi olarak incelenmektedir. Kadın infertilitesi nedenlerine bakıldığında genellikle yumurtalama, rahim ya da üreme sistemini etkileyen hastalıklar karşımıza çıkar. Erkek infertilitesinde ise neden genellikle spermin sağlığı ile ilgili durumlardır. Ancak doğal yollar ile gebeliğin oluşmadığı bazı durumlarda yapılan bütün testlere ve incelemelere rağmen kadın ve erkek üreme sisteminde herhangi bir problem ile karşılaşılmaz. Bu durum ise açıklanamayan infertilite olarak tanımlanır.
Açıklanamayan infertiliteyi tanımlayan en önemli faktör yapılan bütün testler, değerlendirmeler ya da incelemeler sonucunda gebeliğin doğal yollar ile oluşmasına engel herhangi bir durum bulunmamasıdır. Kısacası çiftlerde kadın gerekli yumurta rezervlerine sahiptir, yumurtalaması düzenlidir ya da üreme sisteminde herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Ayrıca erkekte bulunan sperm hücreleri de son derece sağlıklıdır. Bu yüzden bütün bunlara rağmen doğal gebeliğin oluşmaması açıklanamayan infertilite olarak tanımlanmakta ve bu şekilde değerlendirmeye alınmaktadır.
Açıklanamayan İnfertiliteye Yol Açan Faktörler Nelerdir?
Açıklanamayan infertilite tanısı olmak çiftlerin için çoğu zaman kafa karıştırıcı olabilmektedir. Çünkü gerçekleştirilen testlerde ya da değerlendirmelere rağmen neden doğal yollar ile bebek sahibi olmadıklarını merak ederler. Bu yüzden açıklanamayan infertilite ile ilgili en çok merak edilen ve araştırılan konulardan biri de açıklanamayan infertiliteye yol açan faktörler nelerdir sorusudur. Yapılan testlere ve değerlendirmelere rağmen hiçbir sorunun ortaya çıkmaması ve doğal yollarla gebeliğin oluşmaması çiftler için son derece yıpratıcı olabilir. Ancak her ne kadar bir sorun yokmuş gibi görünse de aslında insan vücudu bir bütün şeklinde çalışmaktadır ve gebeliğin oluşmasını engelleyen başka faktörler bulunabilir.
Son zamanlarda yapılan araştırmalar, açıklanamayan infertiliteye yol açan faktörler ile ilgili önemli bilgiler vermektedir. Genel olarak bakıldığında açıklanamayan infertilite tanısı kadınlarda, özellikle ilerleyen yaşla birlikte artmaktadır. Kadın üreme sistemi her ne kadar bütün fonksiyonlarını yerine getirse de yumurta rezervlerindeki azalma doğal yollar ile gebeliğin oluşma ihtimalinde düşüş yaşanmasına neden olmaktadır. Ayrıca yine yapılan araştırmalar gösteriyor ki stres, yeme alışkanlıkları ve bağışıklık sistemi bozuklukları da gebeliğin oluşumunu olumsuz yönde etkilemekte ve özellikle açıklanamayan infertiliteye yol açan faktörler arasında gösterilmektedir.
Açıklanamayan İnfertilite Tedavisinde İzlenen Yöntemler ve Seçenekler
Açıklanamayan infertilite tanısı alan çiftlerde izlenen tedavi yöntemleri ve seçenekleri, birçok faktöre göre değişkenlik gösterebilmektedir. Eğer tanı alan çiftlerde kadın 35 yaş altı ise bir süre daha korunmasız olarak cinsel ilişkiye aktif olarak devam etmeleri tavsiye edilir. Doktorun kararına göre bu süre 3 ay ila 6 ay arasında değişkenlik gösterebilir. Bu süreçte ayrıca doktor gebelik oluşma ihtimalini arttırmak için tahmini yumurtlama dönemi hakkında da çifte bilgi verecektir. Bazı durumlarda stres yönetimi, sağlıklı beslenme ya da etki ettiği düşünülen yaşam tarzı ile ilgili bazı değişiklikler de tavsiye edilebilir.
Bir diğer tedavi yöntemi ve seçeneği ise aşılama yöntemidir. Bu tedavi yönteminde öncelikle anne adayının yumurtalıkları ve yumurta rezervleri ile ilgili gerekli testler ve değerlendirmeler yapılır. Gerek görülmesi durumunda ise yumurtalıklar, hormon ilaçları ile desteklenerek büyümesi ve olgunlaşması sağlanır. Son olarak ise olgunlaşan yumurtaların salınımını gerçekleştirmesi için çatlatma iğnesi adı verilen iğne uygulanır. Bu süreçte bir yandan da yumurta ve sperm hücresinin döllenmesini sağlamak için baba adayından alınan sperm hücresi, laboratuvar ortamında incelendikten sonra bir katater yardımı ile anne adayının rahminin içerisine gönderilmektedir.
Son olarak bütün bu tedavi yöntemlerinden bir sonuç elde edilememiş ise tercih edilen tedavi yöntemi tüp bebek tedavi yöntemidir. Tüp bebek tedavisi en basit tanımı ile kadından alınan yumurta ile erkekten alınan sperm hücresinin laboratuvar ortamında döllenerek anne adayını rahmine transfer edilmesi işlemidir. Son zamanlarda tüp bebek tedavisinde elde edilen başarı oranı açıklanamayan infertilite durumunda da en çok tercih edilen tedavi yöntemi olmasını sağlamıştır.
Açıklanamayan İnfertiliteye Sahip Çiftler İçin Psikolojik Destek
Açıklanamayan infertilite, doğal yollar ile bebek sahibi olamayan çiftler için psikolojik olarak yıkıcı bir etkiye sahip olabilir. Özellikle bütün testler ve değerlendirmelere rağmen infertiliteye yol açan durumun belirlenememesi, çiftlerin kendilerini son derece çaresiz hissetmesine neden olabilir. Aynı zamanda tedavinin belirsizliği, bir bebeğe sahip olma fikrinin kaybı gibi durumlar da çiftleri son derece zorlayabilmektedir. Bütün bu etkenler çiftleri psikolojik olarak olumsuz yönde etkilemeye başladığında ise çiftlerin psikolojik destek alması ya da duygularını ifade edebilecekleri bir ortamda yer almaları hem kendileri için hem de tedavinin bütünselliği için son derece önemlidir.
Kalem Bebek ekibi olarak bu yazımızda, “açıklanamayan infertilite” konusu hakkında en çok merak edilen ve araştırılan konular ile ilgili detaylı bilgiler vermeye çalıştık. Tüp bebek tedavi süreci ve açıklanamayan infertilite konusunda daha detaylı bilgi alabilmek için buraya tıklayarak internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz.