Uzun yıllardır uygulanan tüp bebek tedavisi, yakaladığı başarı oranı ile doğal yollarla bebek sahibi olamayan çiftlere, bebek sahibi olma şansı sunmaktadır. Bu yüzden tüp bebek tedavisi düşünen ya da tüp bebek tedavisi gören çiftlerin tüp bebek tedavisi aşamaları, tüp bebek tedavisi başarı oranı ya da genetik tüp bebek konuları gibi merak ettikleri birçok konu bulunmaktadır. Tüp bebek tedavisi ise en basit tanımı ile gebeliğin oluşması için gerekli şartların laboratuvar ortamında sağlanması olarak tanımlanabilir. Ancak nasıl ki doğal yollar ile gebeliğin oluşumu için birçok faktör söz konusu ise aynı durum tüp bebek tedavisi içinde geçerlidir. Bu yüzden tüp bebek tedavisi çeşitli aşamalardan oluşmaktadır. Yazımızda ise genetik tüp bebek ile ilgili bilgi sahibi olmanızı sağlayacak tüp bebek sürecinde genetik testlerin önemi, genetik tüp bebek testleri ile desteklenen tüp bebek tedavisi başarı oranları hakkında detaylı bilgi vermeye çalışacağız.
Genel olarak bakıldığında ise tüp bebek aşamalarını kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:
- Ön muayene ve ilk testler,
- Yumurtalıkların uyarılması,
- Yumurtalıkların çatlatılması,
- Yumurtaların toplanması ve sperm alımı,
- Embriyo oluşturma,
- Embriyo transferi,
- Gebelik testi.
Görüldüğü üzere tüp bebek tedavisi birkaç aşamadan oluşmakta ve her aşama gebeliğin sağlıklı bir şekilde oluşabilmesi için kendi içerisinde ayrı bir önem taşımaktadır. Her ne kadar bütün aşamalar ayrı bir öneme sahip olsa da özellikle embriyo oluşturma aşaması, tüp bebek tedavisinde başarı oranını direkt olarak etkilediği için dikkat çekmektedir. Elde edilen embriyo ne kadar sağlıklı olur ise tüp bebek tedavisinin başarı oranı da o kadar yüksek olacaktır. Embriyonun sağlığını kontrol etmek için ise bazı parametreler bulunmaktadır. Bu parametrelerden biri de embriyonun sağlıklı bir genetiğe sahip olmasıdır. Geliştirilen genetik testler ise embriyonun genetik sağlığı ile ilgili bilgi vermesi açısından önemlidir.
Tüp Bebek Sürecinde Genetik Testlerin Önemi
Tüp bebek tedavisi sürecinde, gebeliğin sağlıklı bir şekilde oluşturulabilmesi ve devamı için genetik testleri büyük bir önem taşımaktadır. Bu konuyu daha iyi anlayabilmek için ise öncelikle genetiğin ne olduğunu daha iyi anlamak gerekir. Genetik aslında canlıların nasıl büyüdüğünü, geliştiğini ve aileden hangi özellikleri aldıklarını inceleyen bir bilim dalıdır. Genetik biliminin temel yapı taşlarını ise genler oluşturmaktadır. Her bir gen, canlıda belirli bir özelliğin veya işlevin kodlanması ile görevlidir. Örneğin, göz rengi, saç rengi ya da cilt tonu gibi fiziksel özelliklerimiz tamamen sahip olduğumuz genler tarafından belirlenir. Genler aslında ipliksi bir yapıya sahip olan DNA molekülleri üzerinde yer almaktadır. Yumurta ve spermin döllenmesinden sonra organ ve dokuların oluşabilmesi için döllenme sonrası oluşan hücre çoğalmak zorundadır. Hücreler bölünerek çoğalırken DNA’lar ise proteinle kromozomları oluşturur. Oluşan 46 kromozomdan 22 tanesi kadın ve erkeklerde aynı iken kalan kromozomlar ise cinsiyetin belirlenmesinde rol oynamaktadır. Ayrıca üreme hücrelerine bakıldığında kromozom sayısı 23’e düşmektedir. Böylelikle yumurta ve sperm hücresinin döllenmesi ile oluşan embriyo da hem anne hem de babadan yarı yarıya genetik aktarım söz konusudur. Eğer ailenin sahip olduğu kromozomlarda bozukluklar söz konusu ise bu bozukluklar genler ile aktarılabilmektedir. Ayrıca genetik aktarım sırasında da ailede var olmayan genetik bozukluklar oluşabilmektedir.
Günümüzde tıp alanında yaşanan teknolojik gelişmelerle birlikte genetik alanında önemli gelişmeler yaşanmış ve birçok genetik bozukluk ortaya çıkmadan tespit edilebilir hale gelmiştir. Öyle ki embriyodan alınan tek bir hücre örneği ile var olan genetik hastalıklar ya da kromozom bozuklukları kolaylıkla tespit edilebilmektedir. Tüp bebek tedavisinde ise uygulanan genetik testler ile bebeğin dünyaya sağlıkla gelmesi sağlanabilmektedir. Uygulanan testler sayesinde gebelik ihtimali arttırabilmekte en sağlıklı embriyo seçilerek kromozom bozukluklarına bağlı olarak ortaya çıkabilecek düşük ihtimali engellenebilmektedir. Böylelikle tüp bebekte tekrarlayan düşük durumlarında da önlenebilmektedir. Ayrıca tüp bebek tedavisinde genetik testlerin önemli olmasının bir diğer nedeni de kanser riski taşıya genlerin çocuğa aktarımını engelleyerek hayatındaki kanser riskini en aza indirebilmektir. Bu yüzden aslında genetik testler hem düşük riskinin önüne geçilmesi hem de bebeğin kalıtsal bir hastalık taşımadan dünyaya gelmesi açısından son derece önemlidir.
Tüp Bebek Sürecinde Kullanılan Genetik Test Yöntemleri
Tüp bebek sürecinde kullanılan PGT yani genetik test yöntemleri, tarama ve tanılama amacı ile gerçekleştirildiği için farklılık gösterebilmektedir. 1992 yılından bu yana tüp bebek tedavisinde uygulana yöntemlerden biri olan genetik test yöntemleri, tüp bebek tedavisinde gerekli değerlendirmeleri yaparak genetik olarak sağlıklı embriyoyu seçmeye yardımcı olmaktadır. PGT yöntemlerinin ilk uygulanmaya başladığı yıllarda embriyo oluşturulduktan 3 gün sonra öncül hücrelerden alınan örnekler incelenirken günümüzde ise embriyoya zarar verme ihtimali göz önüne alınarak embriyo oluştuktan 5 gün sonra gerçekleştirilmektedir. Ayrıca günümüzde uygulanan en güvenilir yöntem ise NGS adı verilen yeni nesil dizileme test yöntemidir. NGS yöntemi, en basit tanımı ile embriyo transferi öncesi uygulanan ve embriyodaki genetik problemleri tespit etmeyi sağlayan kapsamlı genetik test yöntemi olarak tanımlanabilir.
NGS yönteminin yanı sıra PGT-A ve PGT-M olmak üzere iki ayrı PGT testi daha bulunmaktadır. Bu testlerden birinde yapısal ve sayısal genetik bozukluklara bakılırken diğerinde ise daha detaylı tek bir gene yönelik bozukluk üzerine çalışmalar yapılmaktadır. PGT yöntemleri sayesinde günümüzde frajil-X sendromu, talasemi, kistik fibröz, aileden gelen meme kanseri, hemofili gibi birçok hastalık tespit edilebilmektedir. Gelişen teknolojiyle birlikte PGT sayesinde tespit edilebilen genetik hastalıkların sayısı her geçen gün artmaktadır.
Genetik Testlerle Desteklenen Tüp Bebek Tedavisinin Başarı Oranları
Tüp bebek tedavisinde başarı oranlarına bakıldığında birçok faktörün başarı oranını direkt olarak etkilediği görülmektedir. Genel olarak bakıldığında anne adayının yaşı, yumurta sayısı, sperm kalitesi, fallop tüpleri ve rahmin durumu ya da aşırı kilo gibi birçok faktör bulunmaktadır. Ancak her ne kadar tüp bebek tedavisinde başarı oranı önemli ölçüde yumurta sayısı ve sperm kalitesine bağlı olsa da tercih edilen tüp bebek merkezi ve laboratuvar ortamı da başarı oranında önemli bir etkiye sahiptir. Özellikle çiftlerin doğal yollar ile bebek sahibi olmasını engelleyen ya da tüp bebek tedavisini engelleyecek durumların belirlenmesi ile ilgili testlerin uygulanması son derece önemlidir. Tüp bebek tedavisinde uygulanan genetik testlerde tedavinin başarı oranını arttıran önemli faktörler arasında yer almaktadır. Embriyo transferi öncesinde uygulanan genetik testler, oluşturulan embriyonun sağlığı hakkında bilgi vermektedir. Böylelikle eğer embriyoda herhangi bir genetik hastalık söz konusu ise kolaylıkla belirlenebilmektedir.
Ayrıca genetik testler, tüp bebekte embriyo transferi öncesi kromozom sayılarının belirlenmesi açısından da oldukça önemlidir. Çünkü özellikle mikroenjeksiyon yöntemi ile gerçekleştirilen tüp bebek tedavisinde hangi embriyonun transfer edileceğine karar verilirken kromozom sayısı dikkate alınır. Böylelikle kromozom sayısına bağlı olarak gelişebilecek düşük doğumların önüne geçilir ve düşük riski azaltılarak tedavinin başarı oranı önemli ölçüde artırılmış olur.
Kalem Bebek ekibi olarak bu yazımızda, “genetik tüp bebek testleri” konusu hakkında en çok merak edilen ve araştırılan sorular ile ilgili detaylı bilgiler vermeye çalıştık. Tüp bebek tedavi süreci ve genetik tüp bebek testleri hakkında daha detaylı bilgi alabilmek için buraya tıklayarak internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz.