Vücudumuzda bulunan birçok iç organın görevlerini doğru bir şekilde yerine getirebilmesi için diğer bazı organlar ile denge ve uyum içerisinde çalışması gerekmektedir. Bu uyum ve dengeyi sağlamak için ise organların iletişim içerisinde olması kaçınılmazdır. Vücudumuzda bu son derece önemli iletişimi sağlayan yine vücudumuz tarafından salgılanan hormonlardır. Hormon kelimesi sözlük anlamına bakıldığında “harekete geçmek ve uyarmak” anlamlarına gelmektedir. Yapılan son araştırmalara göre insan vücudunda organların sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlayan 50’den fazla farklı hormon çeşidi bulunmaktadır ve bunların her biri farklı bir göreve sahiptir. Söz konusu hormonlar vücudumuzda büyümek, gelişmek, üremek, metabolizmanın sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlamak gibi oldukça önemli görevlerinden sadece bir kaçıdır. Hormonlar vücudumuzda yer alan salgı bezleri tarafından salgılanırlar. Sonrasında ise sahip olduğumuz damar ağ yapısı sayesinde kan dolaşımda dolaşarak organlara ulaşır ve görevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirmesini sağlarlar. Aslında genel olarak bakıldığında hormonlar çok az miktarlarda salgılanmaktadır. Ancak buna rağmen çok büyük etkileri vardır. Öyle ki bu hormonlarda meydana gelebilecek en ufak bir dengesizlik bile metabolizmanın doğru bir şekilde çalışmasını direkt olarak etkileyebilmektedir. Vücudumuzda bulunan diğer birçok sistem gibi kadın üreme sistemi de salgılanan hormonlar sayesinde görevlerini yerine getirebilmektedir. Bu hormonlarda biri de kadın üreme sisteminin en önemli iki hormonundan biri olan progesteron hormonu olarak bilinir.
Progesteron Nedir ve Vücutta Nasıl Üretilir?
Progesteron hormonu kadınlarda adet döngüsünün gerçekleşmesi ve gebeliğin oluşmasında rol oynayan son derece önemli hormonlardan biridir. Bu yüzden de aynı zamanda özellikle kadınlar tarafından en çok merak edilen konular arasında yer almaktadır. Progesteron ile ilgili en çok araştırılan soruların başında ise progesteron nedir sorusu gelmektedir. Kısaca tanımlayacak olursak progesteron hormonu insanlarda ve memeli hayvanlarda, adet döngüsünde, gebeliğin oluşmasında, gebeliğin devamında ve embriyogenez yani yumurtanın yumurtalıklardan çıkması sürecinde önemli bir göreve sahip olan bir çeşit steroid hormonlardan biridir. Ayrıca sağlıklı bir üreme sistemine sahip olan her kadın her yumurtlama döneminde progesteron salgılamaktadır.
Adrenal bezler ya da testisler her ne kadar oldukça az miktarda progesteron üretebilse de progesteron üretimi esas olarak yumurtalıkların bir parçası olarak karşımıza çıkan korpus luteum tarafından üretilmektedir. Korpus luteum kadınlarda her menstrüel dönemde yeniden oluşan geçici endokrinal yani hormon üreten bir yapıdır. Bu yapı kadınlarda adet döngüsünün 14. Gününde yumurtlamanın gerçekleşmesi ile ortaya çıkmaktadır. Yumurtlamadan hemen sonra ortaya çıkan bu yapı kadın üreme sisteminin görevlerini yerine getirebilmesi için progesteron salgılamaya başlar. Salgılanan bu hormonla birlikte yumurtanın döllenme ihtimaline karşı rahim içerisinde bulunan ve endometrium adı verilen doku kalınlaşmaya başlar. Kısacası döllenmiş yumurtanın rahim içerisine tutunabilmesi için rahmin hazırlanmasını sağlar. Eğer döllenme gerçekleşmez ise geçici endokrinal bir yapı olan korpus luteum tarafından salgılanan progesteron hormonu azalmaya başlar. Bunun bir sonucu olarak ise rahim içi dokusu incelerek, parçalanır ve adet kanamasıyla birlikte vücuttan dışarı atılır. Döllenmenin gerçekleştiği durumlarda ise gebeliğin sekizinci haftasına kadar progesteron salgılanmaya devam eder. Sonrasında ise progesteron üretimini görevini plasenta devralır. Böylelikle gebeliğin devamı sağlanır. Ayrıca yapılan son araştırmalara göre progesteron hormonunun, sperm hücrelinin hareketliliğini destekleyerek gebeliğin oluşmasını desteklediğini de göstermiştir.
Progesteron Dengesi: Hormonal Sağlık İçin Neden Önemlidir?
Kadınlarda üreme sistemi ile ilgili bazı sağlık problemlerinde progesteron testi istenebilir. Bunun nedeni ise üreme sisteminin sağlığı için progesteron seviyesinin belirli bir dengede olması gerekliliğidir. Progesteron dengesinin hem hormonal sağlık hem de üreme sistemi için önemini anlayabilmek için ise öncelikle progesteron hormonun görevlerine detaylı bir şekilde bakmak gerekir. En önemli görevlerinin başında ise gebeliğin oluşumu için rahim içi dokusunu hazırlaması gelmektedir. Yumurtlama ile salgılanmaya başlayan progesteron hormonu rahim içi dokusunun kalınlaşmasını ve böylelikle döllenmiş yumurta yani embriyonun tutunmasını sağlamaktadır. Hatta bu yüzden tekrarlayan düşüklerde öncelikli olarak kandaki progesteron seviyesi değerlendirmeye alınır. Bir diğer önemli görevi ise döllenmenin gerçekleşmemesi durumunda azalarak adet kanamasının gerçekleşmesini sağlamaktadır. Döllenme söz konusu olmadığı zaman progesteron hormonu azalmaya başlar. Bu durumda da kalınlaşan rahim içi dokusu incelir ve parçalanmaya başlar. Bu parçalanan dokuların vücuttan atılmasıyla birlikte ise adet kanaması gerçekleşir. Bu yüzden progesteron dengesi sağlıklı bir adet döngüsü içinde son derece önemlidir.
Sağlıklı bir üreme sisteminde bahsettiğimiz bütün bu süreçlerin sağlıklı bir şekilde meydana gelebilmesi için ise kanda belirli bir oranda progesteron miktarı olması gerekmektedir. Ayrıca progesteron hormonu salınımı yumurtlama döneminde ve yumurtlama sonrasında ya da gebelikte değişkenlik göstermektedir. Bu yüzden normal olarak kabul edilen değerlerde bu dönemlere göre değişkenlik gösterebilmektedir. Yapılan testlerde normal olarak kabul edilen progesteron seviyeleri ise şu şekildedir.
- Menopoz sonrası ve adet döngüsünün başlangıcında: 1 ng/mL veya altında
- Adet döngüsünün ortasında: 5 ila 20 ng/mL
- Hamileliğinin ilk trimesterinde: 11.2 – 90 ng/mL
- Hamileliğinin ikinci trimesterinde: 25.6 – 89.4 ng/mL
- Hamileliğinin üçüncü trimesterinde: 48.4 – 42.5 ng/mL
Eğer söz konusu değerler, normal değerlerin üstünde ise bu durum progesteron yüksekliği olarak kabul edilirken olması gerekenin altında ise progesteron düşüklüğü olarak adlandırılmaktadır.
Progesteron Yüksekliği ve Düşüklüğü
Tekrarlayan düşük, riskli gebelik ya da bazı kadın hastalıklarında doktor kandaki progesteron hormonunu seviyesini öğrenmek isteyebilir. Kandan gerçekleştirilen progesteron testi sonucunda ise kişide progesteron yüksekliği ya da düşüklüğü söz konusu olabilir. Hamileliğin ilk 3 ayında, yumurtlama döneminde, adrenal bezler ile ilgili sağlık problemlerinde, kandaki östrojen seviyesinin düştüğü durumlarda, dış gebelik ya da triod problemlerinde progesteron seviyesi kanda olması gerekenden daha yüksek seviyelerde bulunabilir. Bu durum ise kişide halsizlik, uyuşukluk, hafif depresyon ve baş dönmesi, ödem ya da gergin hissetmeye neden olabilir. Progesteron seviyesinin neden yükseldiği tespit edilerek bu durumun önüne geçilebilmektedir.
Progesteron düşüklüğü ise kadın üreme sistemi için son derece ciddi bir sağlık problemidir. Progesteron hormonu özellikle gebeliğin oluşması ve devam etmesi açısından son derece önemli bir hormon olduğu için düşüklüğü durumunda gebeliğin düşük ile sonlanması gibi sonuçlar ortaya çıkabilir. Çünkü progesteron yeterli miktarda salgılanmadığı takdirde rahim içi duvarı yeteri kadar kalınlaşamaz ve döllenmiş yumurta rahim içerisine tutunamayacağı için gebelik düşük ile sonlanır. Ayrıca progesteron hormonu ile östrojen hormonu karşıt ve birbirini dengeleyen hormonlar oldukları için progesteron düşüklüğü östrojen hormonunun artmasına neden olabilir. Bu durumda da kişi kilo alımı, miyomlar ya da libidoda düşüş gibi durumlar ile karşı karşıya kalabilir.
Kalem Bebek ekibi olarak bu yazımızda, “progesteron hormonu” konusu hakkında en çok merak edilen ve araştırılan sorular ile ilgili detaylı bilgiler vermeye çalıştık. Tüp bebek tedavi süreci ve progesteron hormonu konusunda daha detaylı bilgi alabilmek için buraya tıklayarak internet sitemizi ziyaret edebilir, dilerseniz görüşme için randevu oluşturabilirsiniz.